B-C İLE BAŞLAYAN ATASÖZLERİ
B Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları
Baba kırk oğul beslemiş, kırk oğul bir babayı beslememiş: Baba kaç çocuğu olursa olsun, hiçbir ayrım yapmadan hepsine bakar, onları büyütür; çocukları ise yoksul ve yaşlı durumdaki babalarının bakımını ‘sen bak, o baksın’ gibi gerekçelerle bir türlü sağlayamazlar.
Baba koruk (erik) yer, oğlunun dişi kamaşır: Babanın yaptığı kötü işin sıkıntısını çocuğu çeker.
Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana: Kendini bilen, yaşama sorumluluğu duyan akıllı evladın gerçek malı, kendisinin kazandığı maldır.
Baba oğluna bir bağ bağışlamış; oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş: Babalar çocukları için büyük fedakârlıklara katlanırlar ancak çocuklar babaları için fedakârlıkta bulunmazlar.
Babamın adı Hıdır, elimden gelen budur: Gücüm ancak bu kadarını yapmaya yeter.
Babanın sanatı oğla mirastır: Bir evlat babasının sanatını onun ölümünden sonra sürdürür.
Babayla oğlanın pabucu bir olunca evde kavga eksik olmaz: Ortaklaşa kullanılan bir mal, kimi zaman baba ile oğlu arasında bile kavgaya neden olur.
Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar: Yaradılıştan iyi ve doğru olan kimse, ne denli elverişsiz ortam içinde bulunursa bulunsun niteliğini yitirmez.
Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var: Yaşı küçük ancak herkesten farklı alışkanlıklar, huylar edinmiş.
Bağ babadan, zeytin dededen kalmalı: Bağ, bir kuşak geçecek kadar yaşlandıktan sonra bol ürün verir, zeytinin bol ürün verebilmesi için en azından iki kuşaklık bir zaman geçmelidir.
Bağ bayırda, tarla çayırda: Her şey kendisi için en elverişli ortamda gelişir, verimli duruma gelir.
Bağa bak, üzüm olsun, yemeye yüzün olsun: Kişi, karşılık beklediği işten istediğini alabilmek için gereken harcamaları yapmalıdır.
Bağı ağlayanın yüzü güler: Bir işe gereken özen gösterildiğinde olumlu sonuçlar alınır.
Baht (akıl) olmayınca başta, ne kuruda biter ne yaşta: Kişi talihsiz olursa giriştiği hiçbir işten olumlu sonuç alamaz.
Bahtsızın bağına yağmur, ya taş yağar ya dolu: Talihsizin işleri ters gider, bağına yağmur yerine taş veya dolu yağar.
Bakan göze bağ (yasak) olmaz: Herkesin gözü önündeki şeye bakılması önlenemez.
Bakan yemez, kapan yer: Bir şey yalnızca bakmakla elde edilemez, onu ele geçirmek için davranmak gerekir.
Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ (olur): Bakılıp onarılan şeylerden yararlanılır, bakımsız bırakılanlardan bir yarar elde edilemez.
Bakmakla usta olunsa (öğrense), köpekler (kediler) kasap olurdu (kasaplığı öğrenirdi): Yapılmadan yalnızca nasıl yapıldığı görülerek hiçbir şey öğrenilemez.
Baktın kar havası, eve gel kör olası: Tehlikeli bir durum belirmeye başlayınca ondan uzaklaşmanın çaresine bakılmalıdır.
Bal bal demekle ağız tatlanmaz: Sözde kalan dilek ve tasarıların iş bitirmede hiçbir etkisi olmaz.
Bal ile kaymak yenir ama her keseye göre değil: Güzel yemeyi, güzel giymeyi, güzel eşya kullanmayı herkes ister ama bunları ancak parası bol olanlar yapabilir.
Bal olan yerde sinek de olur (bulunur): Güzel şeylerin çevresinde, ondan yararlanmak isteyen asalaklar dolaşır.
Bal tutan parmağını yalar: İmkânları geniş bir işin başında bulunan kimse bunlardan az da olsa yararlanır.
Balcının var bal tası, oduncunun var baltası: Her işin kendine özgü aracı vardır.
Balı dibinden, yağı yüzünden: Değerleri derinleştikçe artan veya değerleri yüzeyde kalan insanlar vardır.
Balı parmağı uzun yemez, kısmetlisi yer: Güzel bir şey, onu isteyen ve elde edecek gibi görünenin değil kısmeti olanın eline geçer.
Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir: İnsan, tedbirsizliği yüzünden bir felakete uğradıktan ve iş işten geçtikten sonra neden şöyle yapmadım, neden böyle yapmadım diye üzülür.
Balık baştan avlanır: Bir şeyi ele geçirebilmek için onu yönetenleri elde etmek gerekir.
Balık baştan kokar: Bir işte aksaklık başta olanlardan kaynaklanır.
Balta değmedik ağaç olmaz: Zarar görmeyen, başına felaket gelmeyen kimse yoktur.
Bana dokunmayan (beni sokmayan) yılan bin yaşasın: Birçok kimse, kendilerine kötülüğü dokunmayan kişiye ilişmek istemez.
Baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir: Kullanılan, işe yarayan değersiz şey, saklanan ve kullanılmayan çok değerli şeyden daha iyidir.
Baskın basanındır: Düşmanı gafil avlayıp saldıran taraf savaşı kazanır.
Baskısız tahtayı yel alır, yel almazsa sel alır: Kontrol altında bulundurulmayan veya gereği gibi korunmayan gençler kötü yollara sürüklenebilirler.
Baş ağır gerek, kulak sağır: Kişi ağırbaşlı olmalı ve dedikoduları dinlememelidir.
Baş dille tartılır: Kişinin aklı, söylediği sözlerle ölçülür.
Baş kes yaş kesme: Ağaç kesmek, insan öldürmek kadar büyük bir suçtur.
Baş nereye giderse ayak da oraya gider: Küçükler büyüklerin izinde gider, her işte onları örnek tutarlar.
Baş ol da eşek başı (soğan başı) ol: En önemsiz işlerde bile baş olmak, buyruk altında bulunmaktan iyidir.
Baş olan boş olmaz: 1. Bir yerde baş olan kimse taşıdığı değer dolayısıyla o yere gelmiştir. 2. İşbaşındaki kişinin işi daima çoktur.
Baş sağlığı, dünya varlığı: En büyük zenginlik, beden sağlığıdır.
Baş sallamakla kavuk eskimez: Bir kimsenin suyuna gitmekten, söylediklerine ‘evet, peki’ demekten zarar gelmez.
Baş yastığı baş derdini bilmez: İnsanın derdi içindedir, en yakını bile onu anlamaz.
Başa gelen çekilir: Çaresiz durumlara düşüldüğünde insan kendini üzüntüye kaptırmayıp bu durumlara sabır göstermelidir.
Başa gelmeyince bilinmez: Başına bir felaket gelmeyen, başkasına gelen felaketin ne denli acı olduğunu gereği gibi anlayamaz.
Başın başı var, başın da başı var: Toplum içinde hiç kimse başına buyruk değildir, başta bulunan her kişinin üstünde daha büyük bir baş vardır.
Başını acemi berbere teslim eden cebinden pamuğu eksik etmez (etmesin): İşbaşına tecrübesiz yönetici geirenler, onun yaratacağı sıkıntı ve zararları çekmeye hazır olmalıdır.
Baykuşun kısmeti ayağına gelir: Tanrı hiçbir canlıyı aç bırakmaz, kımıldamadan duran baykuşun rızkını bile önüne koyar.
Bayramda borç ödeyene ramazan ağır (kısa) gelir: Vadesi yaklaşan bir borcu ödemek zorunda olan kimseye günler çok çabuk geçer.
Bedava sirke baldan tatlıdır: Masrafsız ve emeksiz elde edilen şeyler insana hoş gelir.
Bekâr gözü, kör gözü: Bekâr erkek, evlenme istek ve heyecanı içinde olduğundan alacağı kızın kusurlarını göremez.
Bekâra karı boşaması kolaydır: Bilgi ve deneyimi olmayan bir kimsenin işi hafife alması, önemsememesi, gereğince değerlendirememesi doğaldır.
Bekârlık maskaralık: Bekâr kimse bakımsızdır, derbeder bir yaşayışı vardır ve herkesin eğlencesi olur.
Bekârlık sultanlık(tır): Evlenmeden tek başına yaşamak daha iyidir.
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur: Çok çalışmasına karşın belli bir düzeyden öteye gidemiyor.
Benzeye benzeye yaz, benzeye benzeye kış olur: Günler birbirinden çok farklı olmadığı hâlde hava yavaş yavaş ısınarak yaz, aynı biçimde yavaş yavaş soğuyarak kış olur.
Besle kargayı, oysun gözünü: Elinde büyüttüğün kişi gün gelip sana nankörlük edebilir.
Besledik büyüttük danayı, şimdi tanımaz oldu anayı: Elinde büyüttüğün kişi gün gelip sana nankörlük edebilir.
Beş parmak (parmağın) bir (biri) olmaz: Belirli bir insan topluluğu içinde benzerlikler olabileceği gibi farklılıklar da olabilir.
Beterin beteri var: Çok kötü bir duruma düşen kimse, bundan daha kötü durumların da bulunduğunu düşünerek avunmalıdır.
Bey ardından çomak çalan çok olur: Güçlü bir kişi ile yüz yüze bulunduklarında ağızlarını açamayanlar, o gittikten sonra aleyhinde atıp tutarlar.
Bez alırsan Mısır’dan (Musul’dan), kız alırsan asilden: Ne alacaksanız cinsini, aslını biliniz, güvenerek alınız.
Bıldırcının beyliği arpa biçimine kadardır: Her kazancın bir sonu vardır.
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek (sormamak) ayıp: İnsanın her şeyi bilmemesi kusur değildir ama bilmediği bir işi sorup öğrenmeden yapmaya kalkışması kusurdur.
Bin bilsen de bir bilene danış: Bir insan bir şeyi ne kadar iyi bilirse bilsin, gene de onu kendisinden daha iyi bilen bulunabilir.
Bin dost az, bir düşman çok: Dostun ne denli çok olursa olsun onlardan zarar gelmez ama bir tek düşmanın olsa hep zarar görme tehlikesi içerisinde yaşarsın.
Bin nasihatten bir musibet yeğdir: Yaşanan olaylar, öğütlerden çok daha etkilidir.
Bin ölçüp bir biçmeli: Yapılacak bir işin bütün yönleri önceden çok iyi düşünülmeli, sonra işe başlanmalıdır.
Bin tasa bir borç ödemez: Borçlu ne denli üzülürse üzülsün borç sıkıntısından kurtulamaz.
Binicinin sağı solu olmaz: 1. Uzman kişi, hangi yöntemi uygularsa uygulasın başarılı olur. 2. İşini titizlikle yürüten kişinin, çalışanlarına her zaman iyi davranması beklenemez.
Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım: Tek başına yaşayan bir kimse, sorumluluğunda başkaları olmadığı için rahat hareket eder.
Bir acı (fincan) kahvenin kırk yıl hatırı vardır: İyilik küçük de olsa unutulmaz.
Bir adama kırk gün (deli dersen deli, akıllı dersen akıllı olur) ne dersen o olur: Sürekli telkinlerle bir kişinin bilinç altına birtakım inançlar, duygular yerleştirilebilir.
Bir ağaçta gül de biter, diken de: Bir aileden iyi adam da çıkar, kötü adam da.
Bir ağızdan çıkıp (çıkan) bin dile (ağza) yayılır: Ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır.
Bir avuç altının olacağına bir avuç toprağın olsun: Altın harcanıp gider, toprak ise sürekli ürün veren, para getiren bir maldır.
Bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez: Çok çocuğu olan baba, her çocuk babasına bakılmasını ötekinden beklediği için sıkıntıda kalır.
Bir baş soğan bir kazanı kokutur: Kötü bir kişi, kötü bir davranış, kötü bir söz büyük bir topluluğun huzurunu bozmaya yeter.
Bir çiçekle bahar (yaz) olmaz: Küçük, güzel bir belirti ile doyurucu sonuca ulaşılmaz.
Bir çöplükte iki horoz ötmez: Bir yerde iki kişi baş olmaz.
Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış: Bir insan bazen akla ve mantığa sığmayan bir iş yapar; yapılan iş, hiçbir kurala uymadığı için pek çok akıllı insan bunu düzeltmeye çalışır, fakat başaramaz.
Bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar: Bazı durumlarda yardımcısız iş yapılamayacağını anlatan bir söz.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var: Başarıya ulaşmak için birlik olmak gerek.
Bir elin sesi çıkmaz: 1. Bir davanın bir kişi tarafından savunulması etkili ve yeterli değildir. 2. Yardımlaşarak işler daha kolay başarılır.
Bir felaket bin nasihatten yeğdir: Yaşanan olaylar, öğütlerden çok daha etkilidir.
Bir görüş bir kör biliş: Bir kez görmekle bir şey iyice anlaşılmaz, öğrenilmez.
Bir göz ağlarken öbür göz gülmez: Keder veya sıkıntı varken dostlar, akrabalar eğlenmemelidir.
Bir inat, bir murat: İnatçı kişi, her inadında istediği bir şeyi elde eder.
Bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır: Bir şeyi herkes ister ancak onu bir kişi elde edebilir.
Bir kimsenin adı çıkacağına canı çıksın: İnsanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir.
Bir koltuğa iki karpuz sığmaz: Aynı zamanda birden çok işle ilgilenmek başarı için sakıncalıdır.
Bir korkak bir orduyu bozar: Bir toplumda korkak kişi, kaygılı, heyecanlı sözleriyle kargaşa çıkarır.
Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (dokunur): Bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur.
Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır: Herhangi bir olayı, bir işi, bir ödevi küçümsememek, önemle ele almak gerekir. (mıh: Çivi.)
Bir (sağ) elinin verdiğini öbür (sol) elin duymasın (görmesin): Birine yaptığın iyiliği gizli tut.
Bir selam bin hatır yapar: Selam bir ilgi ve sevgi belirtisidir, gönül kazanmakta büyük önemi vardır.
Bir sürçen atın başı kesilmez: Şimdiye kadar sizi memnun etmiş olan kişi bir kez yanlış iş yaptığında kendisine hemen ağır ceza verilmemelidir. (sürçmek: Tökezlemek.)
Bir tepe yıkılır, bir dere dolar: Dünyada hiçbir şey kaybolmaz; birinin kaybettiğini başkası kazanır, bir zengin fakirleşirken bir fakir de zenginleşebilir.
Bir tutam ot deveye hendek atlatır: Ufak bir para veya iyilik insana güç işler yaptırır.
Bir vuruşla ağaç devrilmez: Olumlu bir sonuç elde etmek için, tek bir girişimle yetinmemeli, o işe devam edilmelidir.
Biri bilmeyen bini hiç bilmez: Küçük de olsa bir iyiliğin değerini bilmeyen, daha büyük iyiliklere layık değildir.
Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar: Herkesin yararlanabileceği şeyden bazıları yararlanır da başkalarına yararlanma fırsatı vermezlerse büyük kavga çıkar.
Birlikten kuvvet doğar: Toplu veya beraber davranmak daha büyük güç sağlar.
Bitli baklanın da kör alıcısı olur: İşe yaramaz da olsa her şeyin isteklisi bulunur.
Boğaz dokuz boğumdur: Bir söz iyice düşünmeden söylenmemelidir.
Bol bol yiyen bel bel bakar: Kazandığını ölçüsüzce harcayan ve ilerisi için bir şey artırmayan kişi kazançsız kaldığında acıklı bir duruma düşer. (bel bel: Anlamsızca, donuk bir biçimde bakmak.)
Borç iyi güne kalmaz: Borcu ilk fırsatta ödemek gerekir.
Borç ödemekle (vermekle), yol yürümekle tükenir: Birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir.
Borç ödenir, kira ödenmez: Kiracı olmaktansa, borca girip ev sahibi olmak daha iyidir.
Borç yiğidin kamçısıdır: Borç, kişiyi daha çok çalışmaya zorlar.
Borç yiyen kesesinden yer: Borçla alışveriş yapan, aldıklarının parasını hemen ödemese de günün birinde mutlaka ödeyecektir.
Borçlunun dili kısa gerek: Borcu olan kimse, alacaklısına karşı ileri geri konuşmamalı, aşağıdan almalıdır.
Borçlunun duacısı alacaklısıdır: Borçlunun ölmemesi ve para kazanması için en çok dua eden alacaklısıdır.
Borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar): Borçlanmak istemeyen fazla açılmaz, giderlerini kısar, kendi durumuna uygun bir yaşama yolu tutar.
Bostana dadanan eşeğin kuyruğu, kulağı olmaz: Çalıp çırpmayı alışkanlık edinen kimse yakalanıp ceza göre göre insanlıktan çıkar.
Boş başak dik durur: Bilgisiz olan üstün görünmek için kasılır.
Boş çuval ayakta (dik) durmaz: 1. Karnı doymayan kimse çalışamaz. 2. Bilgisiz ve yeteneksiz bir kişi, kendisine verilen görevlerde tutunamaz.
Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir: Çalışmak insanı tembellikten kurtarır.
Boş torba ile at tutulmaz: Çıkar veya karşılık gösterilmeden bir kimse bir yere bağlanmaz.
Boşboğazı ateşe atmışlar, odunum yaş (az) demiş: Çenesi düşükler umulmadık anlarda densizce konuşabilirler.
Boynuz kulaktan sonra çıkar, ama kulağı geçer: Bir konu üzerinde sonradan yetiştikleri hâlde kendilerinden önce yetişmiş olanları geçenler vardır.
Boyuma göre (boyumca) boy buldum, huyuma göre (huyumca) huy bulmadım: Bir kimse, beden yapısı, zenginlik vb. konularda kendisine uyanı bulabilir ama huyu kendisine uyan bir kimseyi kolay kolay bulamaz.
Böyle başa böyle tıraş: Kişi nasıl birisiyse ona uygun biçimde davranılır.
Böyle gelmiş böyle gider: Her zaman böyle olmuş, gene de böyle olacak.
Bu abdestle daha çok namaz kılınır: Bir tutum veya davranışın etkisi sürekli olur.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!: Sözleri ve davranışları birbirini tutmuyor, çelişiyor.
Bugünkü (akşamın) işini yarına (sabaha) bırakma (koyma): Bugün yapılması gereken bir işin ertesi güne bırakılması iyi değildir.
Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir: Sağlanmış bir kazanç beklenen, umulan daha büyük bir kazanca feda edilemez.
Buğday başak verince orak pahaya çıkar: Gereksinim duyulan şey değer kazanır.
Buldum bilemedim, bildim bulamadım: Kişi elinde fırsat varken bundan yararlanmayı bilmez, yararlanma yollarını öğrendiği zaman da eline fırsat geçmez.
Bükemediğin eli öp, başına koy: Düşmanını yenemiyorsan ona hoş görünmeye çalışarak kötülüğünden kendini koru.
Bülbülü altın kafese koymuşlar, ‘ah vatanım’ demiş: Kişi, başka yerlerde ne kadar rahat ve mutlu olursa olsun yine de kendi yurdunu özler.
Bülbülün çektiği dili belası: İlerisi düşünülmeden söylenen söz insanın başına dert açabilir.
Büyük balık küçük balığı yutar: Güçlüler, güçsüzleri ezer.
Büyük başın derdi büyük olur: Büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlükler de çoktur.
Büyük lokma ye büyük söz söyleme: Başaramayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin sözler söyleme.
BEKLEMEK İLE İLGİLİ SÖZLER
Her şey vaktini bekler, sabret! Senin olan sana gelecektir.
Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.
İnsanın beklemekte olduğu mutluluk, tatmakta olduğu mutluluktan daha güzeldir.
Gülmek için mutlu olmayı beklemeyin belki gülmeden ölürsünüz.
Beklemek acı verir. Unutmak acı verir. Ama en büyük acıyı hangisini yapmak bilememek verir.
Beklemeyi bilen insan, her şeyi elde edebilir.
Delilik aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.
Beklememek beter beklemekten.
BAKIŞ AÇISI İLE İLGİLİ SÖZLER
Nasıl gördüğünü değiştir, nasıl değiştiğini gör!
Hayat iki şekilde yaşanır: Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey birer mucizeymiş gibi.
İnsanın iki seçeneği vardır, ya bütün gün karanlığa küfredersiniz ya da güneşe yürürsünüz.
Eğer bir şeyi beğenmiyorsan değiştir. Eğer onu değiştiremiyorsan bakış açını değiştir.
BÜYÜKLÜK İLE İLGİLİ SÖZLER
Şimdiye kadar kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır.
Hayallerinizi aşağı gören insanlardan uzak durun. Küçük insanlar bunu her zaman yapar. Ama gerçekten büyük insanlar kendinizi de büyük hissettirirler ki bu da öyle olmanızı sağlar.
Herkes tarih yapabilir. Ancak sadece büyük bir adam tarih yazabilir.
Büyük bir ruhta, her şey büyüktür.
İnsana büyüklük veren şey, düşünceleridir.
Büyüklük, hem yenilgiyi, hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar.
Büyüklere yaklaştıkça, bizler gibi birer insan olduklarını görürüz. Onlar, uşaklarına büyük görünürler ancak.
Gerçek büyüklük, kendine egemen olmaktır.
BİLGİ İLE İLGİLİ SÖZLER
İslam'ın temeli güzel ahlak; ahlakın özü bilgi, bilginin özü akıldır.
Bildiklerini saatin gibi kullan; kendine sakla. Herkesin ortasında sık sık çıkarıp caka satma.
Kendini bilmek, tüm bilgeliğin başlangıcıdır.
Bilginin elde edilmesi, bizi iyiye ulaştıracaktır.
Mutluluk bilgi ile kazanılır.
Bütün sahip olduğumuz bilginin tecrübe ile başladığına şüphe yoktur.
Bilgili insan diplomalı olan değil, istediği her şeyi başkalarının hakkını çiğnemden elde edebilendir.
Bilgisizliğin belirtisi, adaletsizlik ve trajediye olan inancın derinliğidir.
Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır.
Sadece bir iyi vardır, bilgi ve sadece bir kötü vardır, cehalet.
Gerçek başarılar; bilgi, sebat ve doğrulukla elde edilir.
Bilginlerin aydınlatamadığı toplumları şarlatanlar aldatır.
Zengin olmanın dört şartı vardır; Bilgi, dürüstlük, çalışmak ve yılmamak, yorulmamaktır.
Bilgi, bölüşüldükçe artan hazinedir.
Yanlış bilgiden sakınınız çünkü cehaletten daha tehlikelidir.
Bilgisizler içinde bir bilgin, ölüler içinde diri demektir.
Gerçek servet cebin değil, kalbin ve zihnin zenginliğidir.
Bilgi sermayemdir, bilim silahımdır, sabır giysimdir, yetinmek en üstün kazancımdır.
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Gerçek bilgi, cehaletin boyutunu bilmektir.
Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.
Cehalet Tanrı'nın laneti olduğuna göre, bilgi göklere uçabileceğimiz kanatlardır.
Hayal gücü, bilgiden çok daha önemlidir. Zira bilgi sınırlıdır.
Bilgili insanlar sessiz kalırsa, aptallar çoğalır.
Ne kadar okursan oku bilgine yakışır şekilde davranmıyorsan cahilsin demektir.
Sadece bilmek yetmez, bilgiyi kullanmak gerekir. Sadece istemek yetmez, harekete geçmek gerekir.
Bilmekle bilmemek arasında doğru düşünmek diye bir eylem vardır.
Bilgi başlamak için gereklidir, ama bitirmek için çalışmak şarttır.
Bilgi gençleri besler, yaşlıları yüceltir.
Bilgi insanı kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak da korkudan kurtarır.
Devlet akıllı olmasını, kendini yöneten bir topluluğun bilgisine borçludur.
Bir şeyi gerçekten bilmek onu anlamakla olur.
Başlıca üç çeşit insan vardır: Bilgi sever, ünvan sever ve para sever.
Bilgi, iyi yazmanın kaynağıdır.
Sorabilmek için önce öğrenmek gerekir.
Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.
Soruda bilgiden doğar, cevapta
Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, söyleyeyim; Annemdir.
Bir halkın yönetilmesi güçleşti mi, o halk çok şey öğrendi demektir.
Yasayı, bilgiyi ve akıllıları saymak bir kuraldır.
Bilenle tartışabilirsin, bilmeyenle tartışabilirsin. Ama bildiğini sananla tartışmak ahmaklıktır.
Bilgi ile bilgeliği aynı şey zannetme, bilgeliğin başlangıcı susmaktır.
Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil muhafaza ettiklerimizdir; bizi bilgili yapan okuduklarımız değil kafamıza yerleştirdiklerimizdir.
İnsan, bir gün ölecektir. Ancak bilgi sahibi olanlar, bilgileri yüzünden her zaman anılacaklardır.
Bilgi olmayan yerde cehalet ilim olur.
İnsanın değeri, bilgisiyle değil, iradesiyle ölçülür.
Kalbi eğitmeden, aklı eğitmek eğitim değildir. Vicdan olmadan, bilgi sahibi olmak tehlikelidir.
Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar.
Bilgili olduğumuz oranda özgür oluruz.
Hiç bir insanın bilgisi öğrenmiş ve görmüş geçirmiş olduğunun ötesine geçemez.
Pek çok şeyi azar azar bilmektense; bir şeyi tam olarak bilmek daha iyidir.
Ne kadar az bilirseniz; o kadar şiddetle müdafaa edersiniz.
Birçokları hayranlık duyarlar fakat çok az kimse bilir.
Ağır bir kapıyı, küçük bir anahtar açar.
Her bildiğini söyleme, fakat her söylediğini bil.
BARIŞ İLE İLGİLİ SÖZLER
Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik, ancak kardeşçe yaşamayı unuttuk.
En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir.
Barış bile, büyük ücretlerle satın alınır.
Eğer dünyada barış ve huzur istiyorsanız, onu ilk kendi kalbinizde yaratmalısınız.
İki düşman arasında öyle konuş ki barıştıkları zaman utanmayasın.
Barış, bir gülücükle başlar.
Barışı korumanın en iyi yolu, savaşa hazır olmaktır.
Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir.
Savaş herkesle, barış sadece onurlu kişilerle yapılı
C Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları
Cahile söz (laf) anlatmak deveye hendek atlatmaktan güçtür (zordur): Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın deve hendekten atlatılamaz, cahile söz anlatmak bundan da zor bir şeydir.
Cahilin dostluğundan arifin düşmanlığı yeğdir: Akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir.
Cambaz ipte balık dipte gerek: Kişi, sadece uzman olduğu alanda çalışmalıdır.
Cami ne kadar büyük olsa imam gene bildiğini okur: Bir yetkili kimse, çevresindekilerin düşüncesi ne olursa olsun kendi istediğini yapmaya çalışır.
Caminin (mescidin) mumunu yiyen kedinin gözü kör olur: Kendisini yetiştiren kimsenin malına hıyanet eden, el uzatan kimse cezasını bulur.
Can boğazdan gelir (geçer): İnsan yiyeceğine önem vererek güçlenebilir veya yemeden yaşamak mümkün değildir.
Can bostanda bitmez: İnsan, canının değerini bilmeli, onu yıpratmamalıdır.
Can candan şirindir (tatlıdır): Bir kişi için kendi canı, başkasının canından daha tatlıdır.
Can canın yoldaşıdır: İnsan tek başına yaşayamaz, konuşup görüşmek için arkadaş arar.
Can cümleden aziz: İnsanın kendisi herkesten önce gelir.
Can çekişmektense ölmek yeğdir: Bir işte çeşitli sıkıntı ve üzüntülerle karşılaşıp olağanüstü gayret harcamaktansa o işten vazgeçmek daha iyidir.
Can çıkmayınca (çıkmadan) huy çıkmaz: İnsanı alışkanlıklarından, huylarından vazgeçirmek mümkün değildir.
Cana gelecek (kaza, zarar) mala gelsin: Zarardan kurtulma olanağı yoksa, bunun cana değil, mala gelmesi yeğlenir.
Canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır: Güzel yaşamak isteyen kişi, bu yaşayışın yükünü çekmeyi göze almalı ve gerekli kaynakları elinin altında bulundurmalıdır.
Cefayı çekmeyen sefanın kadrini bilmez: Sıkıntı çekmemiş olanlar, eriştikleri rahatlığın ve mutluluğun değerini bilemezler.
Cemaat ne kadar çok olsa imam gene bildiğini okur: Bir yetkili kimse, çevresindekilerin düşüncesi ne olursa olsun kendi istediğini yapmaya çalışır.
Cins cinse çeker: Her insan veya yaratık az çok soyuna benzer.
Cins horoz yumurtada öter: Çocuğun soyluluğu ve değeri daha bebekken her hâlinden anlaşılır.
Cins kedi ölüsünü göstermez: Soylu kişi, acınacak kötü durumunu kimseye göstermez ve söylemez.
Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler: Başkalarının pohpohlamalarına kananlar mallarından ve canlarından olurlar.
Cömertle nekesin harcı birdir: 1. Cömertin de cimrinin de sarıldığı kefen aynıdır. 2. Cimri, ucuz diye her şeyin kötüsünü alır, bunlar işe yaramadıklarından veya çarçabuk bozulduklarından yenilerini almak zorunda kalır ve birkaç kez para harcar; cömert ise bir kez çok para verip her şeyin iyisini alır. Sonuç olarak cimri de, cömert de aynı parayı harcamış olur. (nekes: Eli sıkı, cimri.)
Cahillik ile ilgili sözler
Cahil insan kendine bile düşman iken, başkasına dost olması nasıl beklenir.
Herkes cahildir, tek fark konuların farklı olmasındadır.
Doğruyu gördüğü halde düşüncelerini değiştirmeyenler, cahillikleriyle mutluymuş gibi yaşarlar.
Cahil birine karşı aşırı içtenlik aptallıktır.
Bilenle tartışabilirsin, bilmeyenle tartışabilirsin. Ama bildiğini sananla tartışmak ahmaklıktır.
Cahil insanlar, kendilerini mükemmel görmeye, Zeki insanlar ise, yeteneklerini hafife almaya eğilimlidirler.
Baba kırk oğul beslemiş, kırk oğul bir babayı beslememiş: Baba kaç çocuğu olursa olsun, hiçbir ayrım yapmadan hepsine bakar, onları büyütür; çocukları ise yoksul ve yaşlı durumdaki babalarının bakımını ‘sen bak, o baksın’ gibi gerekçelerle bir türlü sağlayamazlar.
Baba koruk (erik) yer, oğlunun dişi kamaşır: Babanın yaptığı kötü işin sıkıntısını çocuğu çeker.
Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana: Kendini bilen, yaşama sorumluluğu duyan akıllı evladın gerçek malı, kendisinin kazandığı maldır.
Baba oğluna bir bağ bağışlamış; oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş: Babalar çocukları için büyük fedakârlıklara katlanırlar ancak çocuklar babaları için fedakârlıkta bulunmazlar.
Babamın adı Hıdır, elimden gelen budur: Gücüm ancak bu kadarını yapmaya yeter.
Babanın sanatı oğla mirastır: Bir evlat babasının sanatını onun ölümünden sonra sürdürür.
Babayla oğlanın pabucu bir olunca evde kavga eksik olmaz: Ortaklaşa kullanılan bir mal, kimi zaman baba ile oğlu arasında bile kavgaya neden olur.
Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar: Yaradılıştan iyi ve doğru olan kimse, ne denli elverişsiz ortam içinde bulunursa bulunsun niteliğini yitirmez.
Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var: Yaşı küçük ancak herkesten farklı alışkanlıklar, huylar edinmiş.
Bağ babadan, zeytin dededen kalmalı: Bağ, bir kuşak geçecek kadar yaşlandıktan sonra bol ürün verir, zeytinin bol ürün verebilmesi için en azından iki kuşaklık bir zaman geçmelidir.
Bağ bayırda, tarla çayırda: Her şey kendisi için en elverişli ortamda gelişir, verimli duruma gelir.
Bağa bak, üzüm olsun, yemeye yüzün olsun: Kişi, karşılık beklediği işten istediğini alabilmek için gereken harcamaları yapmalıdır.
Bağı ağlayanın yüzü güler: Bir işe gereken özen gösterildiğinde olumlu sonuçlar alınır.
Baht (akıl) olmayınca başta, ne kuruda biter ne yaşta: Kişi talihsiz olursa giriştiği hiçbir işten olumlu sonuç alamaz.
Bahtsızın bağına yağmur, ya taş yağar ya dolu: Talihsizin işleri ters gider, bağına yağmur yerine taş veya dolu yağar.
Bakan göze bağ (yasak) olmaz: Herkesin gözü önündeki şeye bakılması önlenemez.
Bakan yemez, kapan yer: Bir şey yalnızca bakmakla elde edilemez, onu ele geçirmek için davranmak gerekir.
Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ (olur): Bakılıp onarılan şeylerden yararlanılır, bakımsız bırakılanlardan bir yarar elde edilemez.
Bakmakla usta olunsa (öğrense), köpekler (kediler) kasap olurdu (kasaplığı öğrenirdi): Yapılmadan yalnızca nasıl yapıldığı görülerek hiçbir şey öğrenilemez.
Baktın kar havası, eve gel kör olası: Tehlikeli bir durum belirmeye başlayınca ondan uzaklaşmanın çaresine bakılmalıdır.
Bal bal demekle ağız tatlanmaz: Sözde kalan dilek ve tasarıların iş bitirmede hiçbir etkisi olmaz.
Bal ile kaymak yenir ama her keseye göre değil: Güzel yemeyi, güzel giymeyi, güzel eşya kullanmayı herkes ister ama bunları ancak parası bol olanlar yapabilir.
Bal olan yerde sinek de olur (bulunur): Güzel şeylerin çevresinde, ondan yararlanmak isteyen asalaklar dolaşır.
Bal tutan parmağını yalar: İmkânları geniş bir işin başında bulunan kimse bunlardan az da olsa yararlanır.
Balcının var bal tası, oduncunun var baltası: Her işin kendine özgü aracı vardır.
Balı dibinden, yağı yüzünden: Değerleri derinleştikçe artan veya değerleri yüzeyde kalan insanlar vardır.
Balı parmağı uzun yemez, kısmetlisi yer: Güzel bir şey, onu isteyen ve elde edecek gibi görünenin değil kısmeti olanın eline geçer.
Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir: İnsan, tedbirsizliği yüzünden bir felakete uğradıktan ve iş işten geçtikten sonra neden şöyle yapmadım, neden böyle yapmadım diye üzülür.
Balık baştan avlanır: Bir şeyi ele geçirebilmek için onu yönetenleri elde etmek gerekir.
Balık baştan kokar: Bir işte aksaklık başta olanlardan kaynaklanır.
Balta değmedik ağaç olmaz: Zarar görmeyen, başına felaket gelmeyen kimse yoktur.
Bana dokunmayan (beni sokmayan) yılan bin yaşasın: Birçok kimse, kendilerine kötülüğü dokunmayan kişiye ilişmek istemez.
Baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir: Kullanılan, işe yarayan değersiz şey, saklanan ve kullanılmayan çok değerli şeyden daha iyidir.
Baskın basanındır: Düşmanı gafil avlayıp saldıran taraf savaşı kazanır.
Baskısız tahtayı yel alır, yel almazsa sel alır: Kontrol altında bulundurulmayan veya gereği gibi korunmayan gençler kötü yollara sürüklenebilirler.
Baş ağır gerek, kulak sağır: Kişi ağırbaşlı olmalı ve dedikoduları dinlememelidir.
Baş dille tartılır: Kişinin aklı, söylediği sözlerle ölçülür.
Baş kes yaş kesme: Ağaç kesmek, insan öldürmek kadar büyük bir suçtur.
Baş nereye giderse ayak da oraya gider: Küçükler büyüklerin izinde gider, her işte onları örnek tutarlar.
Baş ol da eşek başı (soğan başı) ol: En önemsiz işlerde bile baş olmak, buyruk altında bulunmaktan iyidir.
Baş olan boş olmaz: 1. Bir yerde baş olan kimse taşıdığı değer dolayısıyla o yere gelmiştir. 2. İşbaşındaki kişinin işi daima çoktur.
Baş sağlığı, dünya varlığı: En büyük zenginlik, beden sağlığıdır.
Baş sallamakla kavuk eskimez: Bir kimsenin suyuna gitmekten, söylediklerine ‘evet, peki’ demekten zarar gelmez.
Baş yastığı baş derdini bilmez: İnsanın derdi içindedir, en yakını bile onu anlamaz.
Başa gelen çekilir: Çaresiz durumlara düşüldüğünde insan kendini üzüntüye kaptırmayıp bu durumlara sabır göstermelidir.
Başa gelmeyince bilinmez: Başına bir felaket gelmeyen, başkasına gelen felaketin ne denli acı olduğunu gereği gibi anlayamaz.
Başın başı var, başın da başı var: Toplum içinde hiç kimse başına buyruk değildir, başta bulunan her kişinin üstünde daha büyük bir baş vardır.
Başını acemi berbere teslim eden cebinden pamuğu eksik etmez (etmesin): İşbaşına tecrübesiz yönetici geirenler, onun yaratacağı sıkıntı ve zararları çekmeye hazır olmalıdır.
Baykuşun kısmeti ayağına gelir: Tanrı hiçbir canlıyı aç bırakmaz, kımıldamadan duran baykuşun rızkını bile önüne koyar.
Bayramda borç ödeyene ramazan ağır (kısa) gelir: Vadesi yaklaşan bir borcu ödemek zorunda olan kimseye günler çok çabuk geçer.
Bedava sirke baldan tatlıdır: Masrafsız ve emeksiz elde edilen şeyler insana hoş gelir.
Bekâr gözü, kör gözü: Bekâr erkek, evlenme istek ve heyecanı içinde olduğundan alacağı kızın kusurlarını göremez.
Bekâra karı boşaması kolaydır: Bilgi ve deneyimi olmayan bir kimsenin işi hafife alması, önemsememesi, gereğince değerlendirememesi doğaldır.
Bekârlık maskaralık: Bekâr kimse bakımsızdır, derbeder bir yaşayışı vardır ve herkesin eğlencesi olur.
Bekârlık sultanlık(tır): Evlenmeden tek başına yaşamak daha iyidir.
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur: Çok çalışmasına karşın belli bir düzeyden öteye gidemiyor.
Benzeye benzeye yaz, benzeye benzeye kış olur: Günler birbirinden çok farklı olmadığı hâlde hava yavaş yavaş ısınarak yaz, aynı biçimde yavaş yavaş soğuyarak kış olur.
Besle kargayı, oysun gözünü: Elinde büyüttüğün kişi gün gelip sana nankörlük edebilir.
Besledik büyüttük danayı, şimdi tanımaz oldu anayı: Elinde büyüttüğün kişi gün gelip sana nankörlük edebilir.
Beş parmak (parmağın) bir (biri) olmaz: Belirli bir insan topluluğu içinde benzerlikler olabileceği gibi farklılıklar da olabilir.
Beterin beteri var: Çok kötü bir duruma düşen kimse, bundan daha kötü durumların da bulunduğunu düşünerek avunmalıdır.
Bey ardından çomak çalan çok olur: Güçlü bir kişi ile yüz yüze bulunduklarında ağızlarını açamayanlar, o gittikten sonra aleyhinde atıp tutarlar.
Bez alırsan Mısır’dan (Musul’dan), kız alırsan asilden: Ne alacaksanız cinsini, aslını biliniz, güvenerek alınız.
Bıldırcının beyliği arpa biçimine kadardır: Her kazancın bir sonu vardır.
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek (sormamak) ayıp: İnsanın her şeyi bilmemesi kusur değildir ama bilmediği bir işi sorup öğrenmeden yapmaya kalkışması kusurdur.
Bin bilsen de bir bilene danış: Bir insan bir şeyi ne kadar iyi bilirse bilsin, gene de onu kendisinden daha iyi bilen bulunabilir.
Bin dost az, bir düşman çok: Dostun ne denli çok olursa olsun onlardan zarar gelmez ama bir tek düşmanın olsa hep zarar görme tehlikesi içerisinde yaşarsın.
Bin nasihatten bir musibet yeğdir: Yaşanan olaylar, öğütlerden çok daha etkilidir.
Bin ölçüp bir biçmeli: Yapılacak bir işin bütün yönleri önceden çok iyi düşünülmeli, sonra işe başlanmalıdır.
Bin tasa bir borç ödemez: Borçlu ne denli üzülürse üzülsün borç sıkıntısından kurtulamaz.
Binicinin sağı solu olmaz: 1. Uzman kişi, hangi yöntemi uygularsa uygulasın başarılı olur. 2. İşini titizlikle yürüten kişinin, çalışanlarına her zaman iyi davranması beklenemez.
Bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım: Tek başına yaşayan bir kimse, sorumluluğunda başkaları olmadığı için rahat hareket eder.
Bir acı (fincan) kahvenin kırk yıl hatırı vardır: İyilik küçük de olsa unutulmaz.
Bir adama kırk gün (deli dersen deli, akıllı dersen akıllı olur) ne dersen o olur: Sürekli telkinlerle bir kişinin bilinç altına birtakım inançlar, duygular yerleştirilebilir.
Bir ağaçta gül de biter, diken de: Bir aileden iyi adam da çıkar, kötü adam da.
Bir ağızdan çıkıp (çıkan) bin dile (ağza) yayılır: Ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır.
Bir avuç altının olacağına bir avuç toprağın olsun: Altın harcanıp gider, toprak ise sürekli ürün veren, para getiren bir maldır.
Bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez: Çok çocuğu olan baba, her çocuk babasına bakılmasını ötekinden beklediği için sıkıntıda kalır.
Bir baş soğan bir kazanı kokutur: Kötü bir kişi, kötü bir davranış, kötü bir söz büyük bir topluluğun huzurunu bozmaya yeter.
Bir çiçekle bahar (yaz) olmaz: Küçük, güzel bir belirti ile doyurucu sonuca ulaşılmaz.
Bir çöplükte iki horoz ötmez: Bir yerde iki kişi baş olmaz.
Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış: Bir insan bazen akla ve mantığa sığmayan bir iş yapar; yapılan iş, hiçbir kurala uymadığı için pek çok akıllı insan bunu düzeltmeye çalışır, fakat başaramaz.
Bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar: Bazı durumlarda yardımcısız iş yapılamayacağını anlatan bir söz.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var: Başarıya ulaşmak için birlik olmak gerek.
Bir elin sesi çıkmaz: 1. Bir davanın bir kişi tarafından savunulması etkili ve yeterli değildir. 2. Yardımlaşarak işler daha kolay başarılır.
Bir felaket bin nasihatten yeğdir: Yaşanan olaylar, öğütlerden çok daha etkilidir.
Bir görüş bir kör biliş: Bir kez görmekle bir şey iyice anlaşılmaz, öğrenilmez.
Bir göz ağlarken öbür göz gülmez: Keder veya sıkıntı varken dostlar, akrabalar eğlenmemelidir.
Bir inat, bir murat: İnatçı kişi, her inadında istediği bir şeyi elde eder.
Bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır: Bir şeyi herkes ister ancak onu bir kişi elde edebilir.
Bir kimsenin adı çıkacağına canı çıksın: İnsanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir.
Bir koltuğa iki karpuz sığmaz: Aynı zamanda birden çok işle ilgilenmek başarı için sakıncalıdır.
Bir korkak bir orduyu bozar: Bir toplumda korkak kişi, kaygılı, heyecanlı sözleriyle kargaşa çıkarır.
Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (dokunur): Bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur.
Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır: Herhangi bir olayı, bir işi, bir ödevi küçümsememek, önemle ele almak gerekir. (mıh: Çivi.)
Bir (sağ) elinin verdiğini öbür (sol) elin duymasın (görmesin): Birine yaptığın iyiliği gizli tut.
Bir selam bin hatır yapar: Selam bir ilgi ve sevgi belirtisidir, gönül kazanmakta büyük önemi vardır.
Bir sürçen atın başı kesilmez: Şimdiye kadar sizi memnun etmiş olan kişi bir kez yanlış iş yaptığında kendisine hemen ağır ceza verilmemelidir. (sürçmek: Tökezlemek.)
Bir tepe yıkılır, bir dere dolar: Dünyada hiçbir şey kaybolmaz; birinin kaybettiğini başkası kazanır, bir zengin fakirleşirken bir fakir de zenginleşebilir.
Bir tutam ot deveye hendek atlatır: Ufak bir para veya iyilik insana güç işler yaptırır.
Bir vuruşla ağaç devrilmez: Olumlu bir sonuç elde etmek için, tek bir girişimle yetinmemeli, o işe devam edilmelidir.
Biri bilmeyen bini hiç bilmez: Küçük de olsa bir iyiliğin değerini bilmeyen, daha büyük iyiliklere layık değildir.
Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar: Herkesin yararlanabileceği şeyden bazıları yararlanır da başkalarına yararlanma fırsatı vermezlerse büyük kavga çıkar.
Birlikten kuvvet doğar: Toplu veya beraber davranmak daha büyük güç sağlar.
Bitli baklanın da kör alıcısı olur: İşe yaramaz da olsa her şeyin isteklisi bulunur.
Boğaz dokuz boğumdur: Bir söz iyice düşünmeden söylenmemelidir.
Bol bol yiyen bel bel bakar: Kazandığını ölçüsüzce harcayan ve ilerisi için bir şey artırmayan kişi kazançsız kaldığında acıklı bir duruma düşer. (bel bel: Anlamsızca, donuk bir biçimde bakmak.)
Borç iyi güne kalmaz: Borcu ilk fırsatta ödemek gerekir.
Borç ödemekle (vermekle), yol yürümekle tükenir: Birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir.
Borç ödenir, kira ödenmez: Kiracı olmaktansa, borca girip ev sahibi olmak daha iyidir.
Borç yiğidin kamçısıdır: Borç, kişiyi daha çok çalışmaya zorlar.
Borç yiyen kesesinden yer: Borçla alışveriş yapan, aldıklarının parasını hemen ödemese de günün birinde mutlaka ödeyecektir.
Borçlunun dili kısa gerek: Borcu olan kimse, alacaklısına karşı ileri geri konuşmamalı, aşağıdan almalıdır.
Borçlunun duacısı alacaklısıdır: Borçlunun ölmemesi ve para kazanması için en çok dua eden alacaklısıdır.
Borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar): Borçlanmak istemeyen fazla açılmaz, giderlerini kısar, kendi durumuna uygun bir yaşama yolu tutar.
Bostana dadanan eşeğin kuyruğu, kulağı olmaz: Çalıp çırpmayı alışkanlık edinen kimse yakalanıp ceza göre göre insanlıktan çıkar.
Boş başak dik durur: Bilgisiz olan üstün görünmek için kasılır.
Boş çuval ayakta (dik) durmaz: 1. Karnı doymayan kimse çalışamaz. 2. Bilgisiz ve yeteneksiz bir kişi, kendisine verilen görevlerde tutunamaz.
Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir: Çalışmak insanı tembellikten kurtarır.
Boş torba ile at tutulmaz: Çıkar veya karşılık gösterilmeden bir kimse bir yere bağlanmaz.
Boşboğazı ateşe atmışlar, odunum yaş (az) demiş: Çenesi düşükler umulmadık anlarda densizce konuşabilirler.
Boynuz kulaktan sonra çıkar, ama kulağı geçer: Bir konu üzerinde sonradan yetiştikleri hâlde kendilerinden önce yetişmiş olanları geçenler vardır.
Boyuma göre (boyumca) boy buldum, huyuma göre (huyumca) huy bulmadım: Bir kimse, beden yapısı, zenginlik vb. konularda kendisine uyanı bulabilir ama huyu kendisine uyan bir kimseyi kolay kolay bulamaz.
Böyle başa böyle tıraş: Kişi nasıl birisiyse ona uygun biçimde davranılır.
Böyle gelmiş böyle gider: Her zaman böyle olmuş, gene de böyle olacak.
Bu abdestle daha çok namaz kılınır: Bir tutum veya davranışın etkisi sürekli olur.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!: Sözleri ve davranışları birbirini tutmuyor, çelişiyor.
Bugünkü (akşamın) işini yarına (sabaha) bırakma (koyma): Bugün yapılması gereken bir işin ertesi güne bırakılması iyi değildir.
Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir: Sağlanmış bir kazanç beklenen, umulan daha büyük bir kazanca feda edilemez.
Buğday başak verince orak pahaya çıkar: Gereksinim duyulan şey değer kazanır.
Buldum bilemedim, bildim bulamadım: Kişi elinde fırsat varken bundan yararlanmayı bilmez, yararlanma yollarını öğrendiği zaman da eline fırsat geçmez.
Bükemediğin eli öp, başına koy: Düşmanını yenemiyorsan ona hoş görünmeye çalışarak kötülüğünden kendini koru.
Bülbülü altın kafese koymuşlar, ‘ah vatanım’ demiş: Kişi, başka yerlerde ne kadar rahat ve mutlu olursa olsun yine de kendi yurdunu özler.
Bülbülün çektiği dili belası: İlerisi düşünülmeden söylenen söz insanın başına dert açabilir.
Büyük balık küçük balığı yutar: Güçlüler, güçsüzleri ezer.
Büyük başın derdi büyük olur: Büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlükler de çoktur.
Büyük lokma ye büyük söz söyleme: Başaramayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin sözler söyleme.
BEKLEMEK İLE İLGİLİ SÖZLER
Her şey vaktini bekler, sabret! Senin olan sana gelecektir.
Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.
İnsanın beklemekte olduğu mutluluk, tatmakta olduğu mutluluktan daha güzeldir.
Gülmek için mutlu olmayı beklemeyin belki gülmeden ölürsünüz.
Beklemek acı verir. Unutmak acı verir. Ama en büyük acıyı hangisini yapmak bilememek verir.
Beklemeyi bilen insan, her şeyi elde edebilir.
Delilik aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.
Beklememek beter beklemekten.
BAKIŞ AÇISI İLE İLGİLİ SÖZLER
Nasıl gördüğünü değiştir, nasıl değiştiğini gör!
Hayat iki şekilde yaşanır: Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey birer mucizeymiş gibi.
İnsanın iki seçeneği vardır, ya bütün gün karanlığa küfredersiniz ya da güneşe yürürsünüz.
Eğer bir şeyi beğenmiyorsan değiştir. Eğer onu değiştiremiyorsan bakış açını değiştir.
BÜYÜKLÜK İLE İLGİLİ SÖZLER
Şimdiye kadar kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır.
Hayallerinizi aşağı gören insanlardan uzak durun. Küçük insanlar bunu her zaman yapar. Ama gerçekten büyük insanlar kendinizi de büyük hissettirirler ki bu da öyle olmanızı sağlar.
Herkes tarih yapabilir. Ancak sadece büyük bir adam tarih yazabilir.
Büyük bir ruhta, her şey büyüktür.
İnsana büyüklük veren şey, düşünceleridir.
Büyüklük, hem yenilgiyi, hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar.
Büyüklere yaklaştıkça, bizler gibi birer insan olduklarını görürüz. Onlar, uşaklarına büyük görünürler ancak.
Gerçek büyüklük, kendine egemen olmaktır.
BİLGİ İLE İLGİLİ SÖZLER
İslam'ın temeli güzel ahlak; ahlakın özü bilgi, bilginin özü akıldır.
Bildiklerini saatin gibi kullan; kendine sakla. Herkesin ortasında sık sık çıkarıp caka satma.
Kendini bilmek, tüm bilgeliğin başlangıcıdır.
Bilginin elde edilmesi, bizi iyiye ulaştıracaktır.
Mutluluk bilgi ile kazanılır.
Bütün sahip olduğumuz bilginin tecrübe ile başladığına şüphe yoktur.
Bilgili insan diplomalı olan değil, istediği her şeyi başkalarının hakkını çiğnemden elde edebilendir.
Bilgisizliğin belirtisi, adaletsizlik ve trajediye olan inancın derinliğidir.
Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır.
Sadece bir iyi vardır, bilgi ve sadece bir kötü vardır, cehalet.
Gerçek başarılar; bilgi, sebat ve doğrulukla elde edilir.
Bilginlerin aydınlatamadığı toplumları şarlatanlar aldatır.
Zengin olmanın dört şartı vardır; Bilgi, dürüstlük, çalışmak ve yılmamak, yorulmamaktır.
Bilgi, bölüşüldükçe artan hazinedir.
Yanlış bilgiden sakınınız çünkü cehaletten daha tehlikelidir.
Bilgisizler içinde bir bilgin, ölüler içinde diri demektir.
Gerçek servet cebin değil, kalbin ve zihnin zenginliğidir.
Bilgi sermayemdir, bilim silahımdır, sabır giysimdir, yetinmek en üstün kazancımdır.
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Gerçek bilgi, cehaletin boyutunu bilmektir.
Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.
Cehalet Tanrı'nın laneti olduğuna göre, bilgi göklere uçabileceğimiz kanatlardır.
Hayal gücü, bilgiden çok daha önemlidir. Zira bilgi sınırlıdır.
Bilgili insanlar sessiz kalırsa, aptallar çoğalır.
Ne kadar okursan oku bilgine yakışır şekilde davranmıyorsan cahilsin demektir.
Sadece bilmek yetmez, bilgiyi kullanmak gerekir. Sadece istemek yetmez, harekete geçmek gerekir.
Bilmekle bilmemek arasında doğru düşünmek diye bir eylem vardır.
Bilgi başlamak için gereklidir, ama bitirmek için çalışmak şarttır.
Bilgi gençleri besler, yaşlıları yüceltir.
Bilgi insanı kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak da korkudan kurtarır.
Devlet akıllı olmasını, kendini yöneten bir topluluğun bilgisine borçludur.
Bir şeyi gerçekten bilmek onu anlamakla olur.
Başlıca üç çeşit insan vardır: Bilgi sever, ünvan sever ve para sever.
Bilgi, iyi yazmanın kaynağıdır.
Sorabilmek için önce öğrenmek gerekir.
Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.
Soruda bilgiden doğar, cevapta
Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, söyleyeyim; Annemdir.
Bir halkın yönetilmesi güçleşti mi, o halk çok şey öğrendi demektir.
Yasayı, bilgiyi ve akıllıları saymak bir kuraldır.
Bilenle tartışabilirsin, bilmeyenle tartışabilirsin. Ama bildiğini sananla tartışmak ahmaklıktır.
Bilgi ile bilgeliği aynı şey zannetme, bilgeliğin başlangıcı susmaktır.
Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil muhafaza ettiklerimizdir; bizi bilgili yapan okuduklarımız değil kafamıza yerleştirdiklerimizdir.
İnsan, bir gün ölecektir. Ancak bilgi sahibi olanlar, bilgileri yüzünden her zaman anılacaklardır.
Bilgi olmayan yerde cehalet ilim olur.
İnsanın değeri, bilgisiyle değil, iradesiyle ölçülür.
Kalbi eğitmeden, aklı eğitmek eğitim değildir. Vicdan olmadan, bilgi sahibi olmak tehlikelidir.
Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar.
Bilgili olduğumuz oranda özgür oluruz.
Hiç bir insanın bilgisi öğrenmiş ve görmüş geçirmiş olduğunun ötesine geçemez.
Pek çok şeyi azar azar bilmektense; bir şeyi tam olarak bilmek daha iyidir.
Ne kadar az bilirseniz; o kadar şiddetle müdafaa edersiniz.
Birçokları hayranlık duyarlar fakat çok az kimse bilir.
Ağır bir kapıyı, küçük bir anahtar açar.
Her bildiğini söyleme, fakat her söylediğini bil.
BARIŞ İLE İLGİLİ SÖZLER
Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik, ancak kardeşçe yaşamayı unuttuk.
En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir.
Barış bile, büyük ücretlerle satın alınır.
Eğer dünyada barış ve huzur istiyorsanız, onu ilk kendi kalbinizde yaratmalısınız.
İki düşman arasında öyle konuş ki barıştıkları zaman utanmayasın.
Barış, bir gülücükle başlar.
Barışı korumanın en iyi yolu, savaşa hazır olmaktır.
Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir.
Savaş herkesle, barış sadece onurlu kişilerle yapılı
C Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları
Cahile söz (laf) anlatmak deveye hendek atlatmaktan güçtür (zordur): Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın deve hendekten atlatılamaz, cahile söz anlatmak bundan da zor bir şeydir.
Cahilin dostluğundan arifin düşmanlığı yeğdir: Akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir.
Cambaz ipte balık dipte gerek: Kişi, sadece uzman olduğu alanda çalışmalıdır.
Cami ne kadar büyük olsa imam gene bildiğini okur: Bir yetkili kimse, çevresindekilerin düşüncesi ne olursa olsun kendi istediğini yapmaya çalışır.
Caminin (mescidin) mumunu yiyen kedinin gözü kör olur: Kendisini yetiştiren kimsenin malına hıyanet eden, el uzatan kimse cezasını bulur.
Can boğazdan gelir (geçer): İnsan yiyeceğine önem vererek güçlenebilir veya yemeden yaşamak mümkün değildir.
Can bostanda bitmez: İnsan, canının değerini bilmeli, onu yıpratmamalıdır.
Can candan şirindir (tatlıdır): Bir kişi için kendi canı, başkasının canından daha tatlıdır.
Can canın yoldaşıdır: İnsan tek başına yaşayamaz, konuşup görüşmek için arkadaş arar.
Can cümleden aziz: İnsanın kendisi herkesten önce gelir.
Can çekişmektense ölmek yeğdir: Bir işte çeşitli sıkıntı ve üzüntülerle karşılaşıp olağanüstü gayret harcamaktansa o işten vazgeçmek daha iyidir.
Can çıkmayınca (çıkmadan) huy çıkmaz: İnsanı alışkanlıklarından, huylarından vazgeçirmek mümkün değildir.
Cana gelecek (kaza, zarar) mala gelsin: Zarardan kurtulma olanağı yoksa, bunun cana değil, mala gelmesi yeğlenir.
Canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır: Güzel yaşamak isteyen kişi, bu yaşayışın yükünü çekmeyi göze almalı ve gerekli kaynakları elinin altında bulundurmalıdır.
Cefayı çekmeyen sefanın kadrini bilmez: Sıkıntı çekmemiş olanlar, eriştikleri rahatlığın ve mutluluğun değerini bilemezler.
Cemaat ne kadar çok olsa imam gene bildiğini okur: Bir yetkili kimse, çevresindekilerin düşüncesi ne olursa olsun kendi istediğini yapmaya çalışır.
Cins cinse çeker: Her insan veya yaratık az çok soyuna benzer.
Cins horoz yumurtada öter: Çocuğun soyluluğu ve değeri daha bebekken her hâlinden anlaşılır.
Cins kedi ölüsünü göstermez: Soylu kişi, acınacak kötü durumunu kimseye göstermez ve söylemez.
Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler: Başkalarının pohpohlamalarına kananlar mallarından ve canlarından olurlar.
Cömertle nekesin harcı birdir: 1. Cömertin de cimrinin de sarıldığı kefen aynıdır. 2. Cimri, ucuz diye her şeyin kötüsünü alır, bunlar işe yaramadıklarından veya çarçabuk bozulduklarından yenilerini almak zorunda kalır ve birkaç kez para harcar; cömert ise bir kez çok para verip her şeyin iyisini alır. Sonuç olarak cimri de, cömert de aynı parayı harcamış olur. (nekes: Eli sıkı, cimri.)
Cahillik ile ilgili sözler
Cahil insan kendine bile düşman iken, başkasına dost olması nasıl beklenir.
Herkes cahildir, tek fark konuların farklı olmasındadır.
Doğruyu gördüğü halde düşüncelerini değiştirmeyenler, cahillikleriyle mutluymuş gibi yaşarlar.
Cahil birine karşı aşırı içtenlik aptallıktır.
Bilenle tartışabilirsin, bilmeyenle tartışabilirsin. Ama bildiğini sananla tartışmak ahmaklıktır.
Cahil insanlar, kendilerini mükemmel görmeye, Zeki insanlar ise, yeteneklerini hafife almaya eğilimlidirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder