M-N İLE BAŞLAYAN ATASÖZLERİM
M Harfi ile Başlayan Atasözleri ve AnlamlarıMahkeme kadıya mülk değil: Hiç kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalamaz.
Mal adama hem dost, hem düşmandır: Malın insana yararı olduğu gibi zararı da vardır.
Mal canı kazanmaz, can malı kazanır: İnsan mal kazanacağım diye sağlığını tehlikeye atmamalıdır.
Mal canın yongasıdır: İnsan, malına gelen zarardan, canına gelmişçesine acı duyar.
Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan: Bu dünya gelip geçicidir, mala mülke fazla değer vermemek gerekir.
Mal melameti örter: Zenginlik, kişinin ayıplarını, kusurlarını kapatır.Malı ongun olanın adı angın olur: Malından çok ürün alan kişinin adı her yerde anılır. (ongun: Bol / angın: Çok anılan, ünlü)Malın iyisi boğazdan geçer: Kişinin, yiyemediği malının bir değeri yoktur.Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın:Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.
Malını yemesini bilmeyen zengin, her gün züğürttür: Züğürt, yokluk içinde bulunduğundan yiyemez, varlık içinde olduğu hâlde yiyemeyen de bunun gibidir.
Mart ayı dert ayı: Mart ayında havalar sık sık değiştiği için insan kendisini koruyamaz ve hasta olur.
Mart çıkmadıkça dert çıkmaz: Kış hastalıkları, mart sona ermedikçe bitmez.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır: Mart ayındaki şiddetli soğuklarda insanlar ellerine geçen her şeyi yakmak zorunda kalırlar.
Mart kuruluk, nisan yağmurluk: Herkes, ortam ve koşulların işine uygun olmasını bekler veya ister.
Martta yağmaz, nisanda dinmezse sabanlar altın olur: Kara kışta kar yağar, martta yağış olmaz, nisanda da çok yağmur yağarsa o yıl bol ürün alınır; çiftçinin yüzü güler.
Maşa varken elini ateşe sokma: Başka birine yaptırabileceğin tehlikeli işe kendin girişme.
Mayasız yoğurt tutmaz: Çok para kazanabilmek için az da olsa elde bir sermaye olması gerekir.
Mazlumun ahı, indirir şahı: Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.
Mazlumun ahı yerde kalmaz: Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.
Meramın elinden bir şey kurtulmaz: Bir şey yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi, kesinlikle başarıya ulaşır. (meram: İstek, amaç, gaye)
Merdiven ayak ayak (basamak basamak) çıkılır: En yüksek mevkiye yavaş yavaş yükselerek çıkılır.
Merhametten maraz doğar (hasıl olur): Kimi kişiler, kendilerine acıyıp iyilik edenlerin başını derde sokarlar veya bu iyiliği kötüye kullanırlar.
Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan: Birbiriyle ilişkileri bulunan iki kişinin iyi geçinebilmeleri için yalnıza birinin iyi olması yetmez.
Meyve veren ağaç taşlanır: Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimseler kıskanılır, eleştirilir ve işlerini yapmaları zorlaştırılır.
Meyveli ağacı taşlarlar: Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimselere genellikle sataşılır.
Mezar taşı ile övünülmez: Kişi, geçmişteki atalarıyla değil, ancak kendi değeri ile övünebilir.
Mızrak çuvala sığmaz (girmez): Herkesin gözü önündeki gerçekler örtbas edilemez.
Minare de doğru, ama içi eğri: Doğru görünen nice kişiler vardır ki içyüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz oldukları öğrenilir.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar: Kolay kolay gizlenemeyecek denli büyük bir suç işleyen kişi, bunun ortaya çıkmaması için gereken önlemleri daha önce alır.
Minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır (bitti beller): Değerli, önemli hiçbir iş yapmamış olanlar, yapılmış olan büyük, önemli işleri kendiliğinden oluvermiş sanırlar.
Miras helal, hele (ele) al demişler: Miras, alabildiği takdirde mirasçının hakkıdır.
Miri malı balık kılçığıdır, yutulmaz (balık kılçığı gibi boğazda kalır): Devlet malını kendine mal etmek çok zordur. Birçok engeller buna olanak vermez. Verse de bu mal rahatça kullanılamaz ve günün birinde hesabı sorulur.
Misafir ev sahibinin (bağlı) kuzusudur: Konuk; yemek, gezmek, eğlenmek, yatmak vb. konularda ev sahibinin çizdiği programa uymak zorundadır.
Misafir kısmeti ile gelir: Ev sahibi konuğu yük saymaz. Konuğun geldiği evde ya yiyecek bulunur ya da beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek gelir. Misafirin kısmetini Tanrı’nın göndermiş olduğuna inanılır.
Misafir misafiri (dilenci dilenciyi) istemez (sevmez), ev sahibi ikisini de: Misafir, gittiği yere başka bir misafirin gelmesini istemez. İster ki bütün ağırlamalar yalnız kendisi için olsun. Ev sahibi ise her misafire ayrı ayrı hizmet etmeyi borç bilir, ama hiç misafir gelmese de rahatım bozulmasa diye düşünür.
Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu (evde) bırakır: Tanrı, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, konuk ağırlıyor diye, ev sahibine verir.
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer: Konuk, ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram etmesini bekleyebilir ama ev sahibi ancak evinde olanları ikram edebilir.
Misafirin umduğu ev sahibine iki öğün olur: Konuk, ne denli gerçekleşebileceğini düşünmeden ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram edeceğini umar. Ama bakar ki sofrada umdukları yok.
Misafirin yüzsüzü sahibini ağırlar: Kendisinin ağırlanması gereken yüzsüz konuk, ev sahibine yol gösterir gibi ağırlama işini üzerine alır.
Misk yerini belli eder: Değerli kişi, nerede olsa varlığını gösterir.
Miyancının kesesi bol olur: İki kişi arasında uzlaştırıcılık yapan kimse anlaşmaları kolay olsun diye bir taraf lehine, öbür taraf aleyhine bol keseden fedakârlıkta bulunur. (miyancı: Aracı)
Mum (çıra) dibine ışık vermez: Bir kimse, başkalarına bol bol yaptığı yardımı kendi yakınlarına yapmaz.
Mum yanmayınca pervane dönmez (yanmaz): Güzelin yoluna baş koyanların ortaya çıkması için o güzelin görünmesi gerekir.
Müflis (züğürtleyen) bezirgan (tüccar) eski defterlerini karıştırır: 1. Tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir. 2. Vaktiyle önemli isler yapmış olanlar, düşkünlüklerinde eski durumlarını anarak, anlatarak avunmaya çalışırlar.
Müft olsun da zift olsun: Birçok kimse, bedava bulunca yenmeyecek şeyleri yer; işe yaramayan şeyleri alır. (müft: Bedava, beleş)
Mühür kimde ise Süleyman odur: Bir işte kime yetki verilmişse güç ondadır.
Mürüvvete endaze olmaz: Yardım ve iyiliğin sınırı yoktur. (mürüvvet: Cömertlik, iyilikseverlik / endaze: Ölçü)
Mürüvvetsiz adam, suyu çekilmiş değirmene benzer: Cömert olmayan, iyilik yapmaktan hoşlanmayan biri, içinde yaşadığı toplum için bir değer taşımaz.N Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları
Namaza meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz: Kişi yapmak istemediği işin ayrıntılarıyla ilgilenmez.
M HARFİ İLE BAŞLAYAN GÜZEL SÖZLER
Malını vermeyen, canını hiç veremez
Mal adama hem dost, hem düşmandır.
Mutlu olmak bir seçenektir, sonuç değil.
Mürüvvete endaze olmaz.
Mahkeme kadıya mülk değil.
Mum dibine ışık vermez.
Mum dibine karanlık.
Mal canın yongasıdır.
Muhabbet iki baştan.
Mühür kimde ise Süleyman odur.
Maşa varken elini ateşe sokma.
Mızrak çuvala sığmaz.
Mayasız yoğurt çalınmaz.
Misafirlik üç gündür.
Mazlumun ahı, indirir şahı.
Misafir kısmetiyle gelir.
Merhametten maraz doğar.
Minareyi çalan kılını hazırlar.
Meyveli ağaç taşlanır.
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.
Martta yağmasın, nisanda dinmesin.
Mescide gerek olan meyhaneye haramdır.
Minnetle gül koklama, dikeni sancar seni.
Mülkün sürekliliği adaletledir. Hz. Ali
Misafirin umduğu, ev sahibine iki öğün olur.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
Mutsuzluğa mı alışmışız, eksikliğe mi yoksa? Cemal Süreyya
Mantık sizi “a”dan”b”ye goturur hayal her yere.
Maymun yoğurdu yemiş, artığını ayının yüzüne sürmüş.
Misafir on kısmetle gelir; birini yer dokuzunu bırakır.
Mutluluğun resmini çizebilir misin? = Biraz sabit durursan.
Mutsuzluğun ilk koşulu herkesi memnun etmeye çalışmaktır..
Makamın şerefi makamı şereflendirenin şerefiyle şereflenir..
Mutluluk varacağımız bir istasyon değil, bir yolculuk şeklidir.
Malım seni vereyimde mi kötü olayım, vermeyeyimde mi kötü olayım?
Mirasa “nereye gidiyorsun?” demişler “esip yağmaya, sürüp savurmaya” demiş.
MutIuIuk eğer egoyIa kazanabiIseydi yolda kuIIandığınız insanlar kadar mutIuIuk verir.
Mutluluğa giden tek yol vardır ve bu irademizin dışındaki şeyler yüzünden kaygılanmayı bırakmaktır.
Merhamet karın doyurmaz ama o elinde tuttuğun bir dilim ekmeği, senden daha aç birine vermeyi öğretir sana.
Merak etmesinIer ben de onIarı sevmiyorum. Babam gibi bir erkek karşıma çıkmadı diyen kızIar, acaba siz anneniz gibi oIabIidiniz mi?
N HARFİ İLE BAŞLAYAN ATASÖZLERİ VE ANLAMLARI
Nasihat istersen tembele iş buyur: Tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için ya onun yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını söyler ya da buyurulan biçimde değil, kendisinin işine gelen biçimde yapmayı önerir.
Ne dağda bağım var, ne çakaldan davam: Tuttuğum bir taraf yok ki ona saldıranların karşısında olayım.
Ne dilersen eşine o gelir başına: Sen başkaları için iyi şeyler dile ve yap ki başkaları da senin için iyi şeyler dilesin, yapsın.
Ne doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına: Kişi, kendisi için önceden yaptığı hazırlıkların verimini ileride alır.
Ne ekersen onu biçersin: Nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
Ne karanlıkta yat, ne kara düş gör: Her konuda tedbirli ve ihtiyatlı olmak büyük yarar sağlar ancak tedbirli ve ihtiyatlı olursak tehlikeleri kolaylıkla başımızdan kovabiliriz.
Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli: Kişi bugün içinde bulunduğu parlak durumun sürüp gideceğini sanmamalı, yarın kötü bir duruma düşeceğini hatırdan çıkarmamalıdır.
Ne sakala minnet ne bıyığa: İnsan en yakın akrabalarından bile yardım istemeyerek kendi imkânlarıyla yetinmelidir.
Ne şeytanı gör ne salavat getir: Gücün yetmediği işe kalkışılmamalı, kalkışılırsa da başkalarından medet umulmamalıdır.
Ne şiş yansın ne kebap: İki taraf da gücendirilmesin veya korunsun.
Ne verirsen elinle o gider seninle: İnsanın bu dünyada yaptığı bir iyiliğin ahirette karşılığını göreceği düşünülür.
Ne yârden geçilir ne serden: İnsan ne kendinden ne de sevdiklerinden kolay kolay vazgeçemez.
Ne yavuz ol asıl ne yavaş ol basıl: Olumlu veya olumsuz konularda aşırıya kaçmak seni zor durumda bırakır; ne büyük ceza görecek kadar atılgan, dikbaşlı ol ne de herkes seni ezecek kadar yumuşak başlı ol.
Nefesine güvenen borazancıbaşı olur: Başarabileceğinize eminseniz büyük işlere girişiniz.
Nerede birlik, orda dirlik: Aralarında duygu ve düşünce birliği bulunan topluluklar, dirlik ve düzenlik içinde yaşarlar.
Nerede hareket, orada bereket: Hareket olan yerde bolluk olur.
Nereye gitsen okka dört yüz dirhem: Konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmezliğini anlatmak için söylenen bir söz.
Nikâhta keramet vardır: Nikâh evlenenleri sevgi bağıyla bağlar.
Nisan yağar sap olur, mayıs yağar çeç olur: Nisan yağmuru ekinlerin sapını geliştirir, mayıs yağmuru ise başakların dolgunlaşmasını sağlar. (çeç: Tahıl yığını)
Nisan yağmuru; altın araba, gümüş tekerlek: Nisan da yağan yağmur ürünleri bereketli kılar, çiftçiyi zengin eder.
Niyet hayır, akıbet hayır (selamet): Her girişilen işin niyeti önemlidir, iyi niyetle girişilen bir işin sonu doğal olarak hayırlı olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder